Türkiyenin Kalbi Kabul Günleri - Gazete Yazıları
Yazar: Sevgi Soysal
Yayınevi: İletişim Yayınları
Tür: Genel Konular / Makale-Deneme-Derleme
Sayfa sayısı: 461
Dil: Türkçe
Baskı: 2014
Barkod: 9789750515453
(Gazete Yazıları)
Türkiye'nin Kalbi, Kabul Günleri 12 Mart 1971 askerî müdahalesini izleyen günlerde, Sevgi Soysal'ın farklı gazetelerde yayımladığı köşe yazılarını bir araya getiriyor. Bu yazılar 12 Mart'ı yoğun kişisel tecrübelerle yaşayan yazarın döneme dair ilk izlenimleri olarak görülebilir. Sıkıyönetimin boğucu ortamında nefes almaya çalışan, siyasi kıyımlarla yaşadığı sarsıntıyı büyük bir seferberliğe dönüştüren, işçi ve gençlik hareketinin coşku ve dinamizmini arkasına alan toplumun arasında gezinerek ona ayna tutuyor. Bu aynadaki derin ve her zamanki gibi muzip sorularıyla, Sevgi Soysal'ın tüm eserleri gibi bu yazılar da, aradan geçen uzun zamana tezat bugün bile hâlâ taze, hâlâ güncel.
Sevgi Soysal'ın ilk kitabı Tutkulu Perçem, 1962 yılında yayımlandı. Teyzesi Rosel'in kişiliğinden yola çıkarak yazdığı Tante Rosa (1968), farklı üslûbuyla edebiyat çevrelerini şaşırttı. Kadın-erkek ilişkilerini ve evlilik temasını işlediği ilk romanı Yürümek'le (1970) TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü'nü kazandı. Hapishanede yazdığı Yenişehir'de Bir Öğle Vakti adlı roman›yla 1974 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazandı. Adana'da sürgünde bulunan bir kadının başından geçen olaylar etrafında 12 Mart'ı eleştirdiği romanı Şafak, 1975'te yayımlandı. Politika gazetesinde tefrika edilen cezaevi anıları Yıldırım Bölge Kad›nlar Koğuşu başlığıyla kitaplaştırıldı (1976). Hastalık izlenimlerini ve 12 Mart sonrası değişimi anlatan öykülerini topladığı Barış Adlı Çocuk 1976'da yayımlandı. Son romanı Hoşgeldin Ölüm'ü tamamlayamadan, 22 Kasım 1976'da öldü. Yeni Ortam ve Politika gazetelerine yazdığı yazılar, Bakmak (1977) adlı kitapta toplandı.
Tutkulu Perçem'den Hoşgeldin Ölüm'e uzanan yazarlık çizgisinde kişisel tedirginlikler, yerini, siyasal ve toplumsal olanın, en çok da kadın olmanın, sorgulayıcı bir gözle mercek altına alınışına bırakır. Soysal, o dönemde genelde katı bir anlayışla algılanan birey-toplum çatışmalarını, "canlı" insan ilişkileri örneğinde yaşar kılar. "Düzenin", sadece rejim düzleminde değil, gündelik hayat düzlemindeki tahripkârlığını ve "anlamsızlığını", ince bir alaycılıkla resmeder. Bu canlılık ve candanlıktır, hayat çizgisiyle yazarlığı birbirine paralel gelişen Sevgi Soysal'ın eserlerini kalıcı kılan.